29 Nisan 2013 Pazartesi

Gezmeler,Tozmalar,Felekten Günler ...

Ohhh be, dünya varmışşş, bahar geldi yaz geldi, sıcacık havalar, güneşli günler. Nasıl sevinçliyim anlatamam:) ee gezmeler de başladı. Şükür ki süper bir yerde yaşıyoruz. Doğayla, denizle, dağlarla iç içe. Daha ne isteyim, sevdiğim de yanımda:)))



Yollarımız, küçük dağlarımız ve denizimiz...




Çakıllarımız:)





Yüzyıllık çınarrr..


Doğal doğal mis gibi suyumuz:)



Trakyammm





Küççücükkkk şelalemiz:)

Varın çıkın dağlara bayırlara, doya doya bakın denizlere, gölllere,çöldeyseniz de çöllere, şükür nefes alıyoruz, şükür sevdiklerimizleyiz, şükür sevdiklerimizle aynı gökkubbenin altındayız, bir ses uzaklarındayız bazen, bazen kmlerce yakınnn, kavuşmak ümidi varsa kavuşulur, yoksa ümit edilir, ama altında değilsek ve üstündeysek sımsıcak toprağın kocaman bir nefes alın, çekin ciğerlerinize, şükredin, şükredin, şükredin...

23 Nisan 2013 Salı

23 Nisan Çocuk Bayramımız

Ne mutlu bir gün. Renkli balonlar, çocuk şarkıları, gösteriler, gülüşler...
İçindeki çocuğu öldürmemiş olan benm için ne kadar güzel olsa da boynum azıcık büküktü bugün. Çok az kimsenin anlayabileceği bir kırıklık. Bir kaç senedir halk oyunları eğitmenliği yapıyor(d)um. Bu seneye kadar. Bu sene istemedim işte. İçimde yanan ateş bugün iyice harladı. Yapmam gerekmiş aslında. Geçen sene gecemi gündüzüme katıp, müziklerini ayarlayıp, yeni figürler öğrenerek, en laf anlamaz çocuklara bile bişeyler öğretip, onlarca çocuğu bir araya getirip 4 ekip çıkarmıştım 23Nisan Bayramına. (arada bir de yarışmaya gidip 3. olarak) Meğerse içimdeki çocuk ne mutlu oluyormuş öyle. Bu sene boynu bükülünce anladım.
Ne yapalım artık böyle oldu bu bayram. Mahsun, kırık..
Tüm çocukların çocukluğunu yaşayabilmesi ve bütün yetişkinlerin içindeki çocuğu kaybetmemeleri dileğiyle....
Tüm Türkiye'nin Çocuk Bayramı kutlu olsun.

18 Nisan 2013 Perşembe

Ey Sevgili...




ey bizden seçilen elçi
yüce bir davetle geldin
sen bu şehre şeref verdin
ey sevgili hoş geldin

14 Nisan 2013 Pazar

Çocuklar gibi şendik:)

Trakya'da bir köy. Uzak gibi yakın gibi. Sessiz sakin. Sıcak bir günde karşı tepeler işte böyleydi. Issız, tüm köy işte, uzaktan duyulan motor sesleri.

Güneş tam tepemizde, bahar gelmiş çiçek açmış tüm ağaçlar, terkedilmiş köy okulunun bahçesinden bu ağacımız da.


Ve çocukluğa dönüş, salıncakta sallanıp zaman makinası tadında o masum günlere dönüş... Ne güzelmiş sallanmak, rüzgarın yardımıyla büyüklüğün sıkıntılarının kayboluşuna tanık olmak, o köyde, o okulun bahçesinde, yanımda sallanan o iki ufaklığın gülümsemesiyle terütaze olmak...


   ve bu ağacın altında durup da bu bahçeye küçük bir kız çocuğu olarak dönmek, hoplayıp zıplayarak, yüzümde kocaman bir gülümseme,güneş gözüme gire gire bir daha bir daha o salıncağa binmek...

Gecenin Tatlısı


Gecenin bi vakti nasıl canım çekti anlatamam:) Hemen kalktım yaptım...

2 Nisan 2013 Salı

Yeni Bişeyler

Çok sıkılıyorum bu ara. Havalar da güzel aslında. Çıkıp sokaklara sahile gezmek ne hoş hakikaten. Bir an önce yaz gelsin, başlasın tatil. Yoğun iş temposunun ardından çoook iyi gelecek. Ama daha biraz var . Bakalım hızlıca geçsinn günler:)

Geçende bir belgesel izliyorum, belki bi çoğunuz biliyorsunuz da ben yeni öğrendim ve üzüldüm caretta caretta'lara. Yazık. Isınan yerküremiz değişen mevsimler, denizler yüzünden birçok canlı da tehlike altında, yok olmakla karşı karşıya.Ana tema buydu belgeselin. Mercan kayalıkları.. birçok canlının yuvası niteliğinde ve ısınan deniz suları nedeniyle ölmeye başlamışlar. Onların yok olması da orada yaşayan canlıların da yok olması demek. Ve caretta carettalar, yumurtalarını bırakmaya kumsal zor bulan tatlı yaratıklar. Bir caretta carettanın erginliğe erişip yumurta bırakması için 30 sene geçmesi gerekmiş, ve 1000 caretta caretta dan sadece 1 tanesi hayatta kalarak yumurta bırakmak için dönebiliyormuş. Ve bu hayvanlar yumurta bırakmaya da kenilerinin çıktığı kumsala geliyorlarmış Ne kadar uzun 30 yıl. bu yıllarda o kumsallara ne olacak, belki de geldiğinde kulmsal yerinde bile olmayacak, ya da bizler bu kumsalları çoktan kaplamış olacağız. Denizler de kıyılara yaklaştığı için yumurtadan çıkan caretta carettalar boğulmakla karşı karşıya gelecek.
Normal şartlar altında doğa yüzünden 200 yılda sadece 1 canlı türü yok olurken, biz insanlar yüzünden bu sayı kat be kat artmaktadır. Ne yapmamız gerek, nasıl dur diyebiliriz ya da yavaşlatabiliriz bu yok oluşları, keşke düşünsek ve bişeyler yapsak. Sonuçta bu ekosistemde biz de varız ve bu yok oluşlar bize doğru yaklaşıyor:(

Neyse ben kendi kendime çok şeyler konuştum.
Alel acele şunu yapıverdim:

Evet, bir kalem kutusu. Kocaman çantamda arayıp arayıp bulamadığım kalemlerimi koyucam ve çabucak bulucam artık:) Şu kırmızı elbiseli de benim. Paris'te bir başak:) 4 cümle bildiğim Fransızcam'la..