13 Mart 2013 Çarşamba

:(

Kimi zaman kendimize bile itiraf edemediğimiz şeyleri, kızgınlıkları, kırılmışlıkları, üzüntüleri, canımızı sıkan şeyleri nasıl olur da karşımızdakine söyleriz, bağırır, çağırırız. Nasıl bu kadar farklı yaratılmışız, kadınlar ve erkekler. Bu denli anlaşamamızın nedeni ne? Konuşamamak ta değil sorun, konuşuyorsunuz, ama yok anlatamıyorsunuz, anlaşamıyorsunuz. Sonra kalp inciniyor, yıpranıyor,darmadağın oluyor ve yine tamir etmek size kalıyor. Bağlamak için kaç kez attığınız düğümlere bir yenisini ekliyor, susuyor, içinize atarak tekrar yeni bir deprem için büyütüyorsunuz.
Anlaşılamamak. Tek sorun belki de.

2 yorum:

  1. tüh yerim senin yara bantlı kalbini..ruhumuz hastalanınca bir de hastalığın nekahet dönemi geçmeyince napıcaz, kalbimize, karnımıza karabiberli, limonlu bir tavuk çorbası pişirip battaniyemizi üstümüze çekip dinlenicez. yani olmuyosa, anlatamıyosak, susucaz belki ne yapalım.kitap okuycaz, kesip dikicez, derslere geç girip kapı önünde çene çalıcaz, kahve içicez, kas çalışıcaz falan...başka ne yapabiliriz ki, hem de tüm insanlığa mal olmuş bir sorunsa zaten bu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. doğru diyorsun, yapılabilecekler listen harika, başka diye sorsam yok işte dimi. görmeyen gözlerle devam edicez hayata, yazıları okuyamaya okuyamaya yazıcaz yine de, damardan şarkılar dinleyip diziler seyredicez ve tweetleycez aklımızdakileri nasılsa kimse görmeyecek.sorun büyük, çözüm işte böyle listeler...

      Sil